11 Nisan 2015 Cumartesi

Suya uzan...

Bazen anlatacak o kadar çok şey biriktirirsin ki içinde, çünkü zaman acımasız, insanlar korkak ve paylaşımlar sadece sanaldır. Öteyi göremezsin bazen çırpınırsın olduğun yerde sessizce, sesini duyarlarsa boğacaklarından korkarsın seni.

Bazende boğulmayı göze alarak açılırsın denizde, yer gelir su boyunu aşar, dalgalar çoğalır, ışık kaybolur , hava soğur. Ilerlemeni kesmek için herşey vardır. Durman gerektiğini bilirsin,yorgun düşer uyursun. Dalgalar seni yine başladığın noktaya getirir.

Bazende öyle güzeldir ki deniz, ufuklarda senin gibi yüzmeye çalışan birini görürsün, tuz gözlerini, yakmış ve hiçbirşey net değildir. Onun yanına gitmek için çılgınlar gibi yüzersin,onu görünce denizde yalnız olmadığını anlarsın, seversin onu aşık olursun bağlanırsın bir şekilde, bir gün bi bakarsın elini bırakmış denizde, dalgalar onu almış ve başka yöne savurmuş...

Korkarsın, yaşadıklarından ve yaşayacaklarından... Suya uzanır dinlenirsin, güneş yakar, tuz yakar.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Hayalleri gerçekleştirmek için.

Kurduğu hayallerle yaşayan, yaşamak için hayal kuran birinin yazısıdır bu, yazarken bile hayal kurmaya devam eden...


Hatırlarmısınız hepimizin küçüklüğümünde olan o acımasız arkadaş çevresini, sıradan insanlardan farklı yaşamızın kıskanılmasını ve çeşitli lakapların takılmasını... Tamam belki de sen yaşamadın bunları ama yaşamasanda karşılaştın biliyorum.

Hayal kurmaktı aslında yaşama sebebim, olmadığımı söyleyen dünyadan uzaklaştığım ve olduğum dünyaya döndüğüm bir mekandı. Kimsenin karışamadığı tek mahrem yerdi belki de. Avuç içimdi hayallerim. Herkesin olduğunu bildiği ama ayrıntılarını göremediği bir yer...

Küçükken başlar insan hayal kurmaya, gelecek hayalleri kurar hani, arabam olacak, evim olacak böyle yapıcam şöyle yaşıycam diye düşündüğü, seks hayalleri kurar, mastürbasyon yaparken kurulan hayallerdendir bunlar, sevgili hayalleri kurar, sevgilim olsa şunu yapardık, şuraya giderdik diye düşündüğü hayallerdir bunlar. 

Aslında hep isteklerimizi, yaşamayı planladıklarımızı hayallerimize hapsettik ne zaman çıkarttık yada hangilerini gerçekleştirdik bilmiyorum ama ya çoğunun erteledik, ya unuttuk yada unutmak zorunda bırakıldık. En son ne zaman hayal kurdun.

Bazen herşey o kadar çok üstüne gelir ki insanın hayal kurmak bir yana aynalara bile bakmak istemezsin, etrafındakileri görmezsin, gördüklerin sadece senin için bir yansımadır, duygu veremezsin etrafına , duyguyu hissedemezsin. İşte duymadığın zaman, görmediğin zaman, hissetmediğimiz zaman, umudun kalmadığı zaman hayallerinde biter. Tükenirsin. Hayatın en sevdiği davranış biçimidir bu, bezdirme taktiği, düşündüğün hayal kurduğun hiçbirşeyin gerçekleşmediğini gördüğünde üzülürsün kapatırsın düşlerini, havuzda yüzüyormuş gibi hissedersin kendini, oysa senin hayalinde okyanus vardı...

Hayal kurmayı iki şey etkiler bence, biri hayatın zorluğu, diğeri ise sevgidiğin kişi...

Eğer birini gerçekten seversen, hayatının merkezini sevdiğin adam/kadın yaparsan,hayallerin onunzerinden şekillenmeye başlar, onunla biryerde bir ev ve araba isteyebilirsin, onunla seks hayal edersin, onunla tatil planları yapar, onunla dünya turuna çıkarsın... Aslında hayali gerçekleştiren tek şey yaşam merkezinin neresi olduğunu bilmendir, yaşam merkezin sensen hayallerin üzerinden kurulur, gerçekleşir mi bilemem ama kurarsın, merkezin o olursa artık hayallerinde yalnız değilsindir...

Hayallerinizdeki boşlukları dolduracak birini bulun ve onun hayali olun... Sarılmanın güzel hissiyle selamlıyorum hepinizi...


3 Ağustos 2014 Pazar

Starbucksta bir çocuk..

 Güzel bakan insanlar özeldirler, herşey birgün kaybolur ama bakışlardır kalbe kazınan..

Planetromeo uygulamasını çoğumuz biliyoruz, evet ve çoğunuz üye değilsiniz. Yeni bir şehir yeni arkadaşlıklar ve yani insanlarla tanışmak her ne kadar zor gözüksede benim en sevdiğim yaşam parçasıdır. Birilerini tanımak hayatına sokmak, hayatından bakmak, tanışmak sohbet etmek tüm bunlar bana insan olduğumu hatırlatan ve beni çoğaltan erdemlerdendir...

Planetromeodan konuşmaya başlayıp sohbet ettikçe daha çok sevdiğini biriyle karşılaşırsanız onu görmek istersiniz, sanaldan hepimize bir bıkkınlık, bir sahtecilik gelmiştir çünkü, dokunmak istersiniz, sesini duymak nefesini duymak, karşımızdaki insanın gerçekliğini merak edersiniz..

Yine merak içerisinde olduğum bir gün buluşma isteğimizi birbirimize sunarak sözleştik. Tanımadığın biriyle buluşmanın heyecanı pahabiçilemez, içini bir kıpırtı bir karıncalanma tutar ya,biliyorsun işte heycanlanırsın, korkarsın, çekinirsin...

**************

Kadıköy'de metro istasyonun karşısındaki starbucksta sözleşmiştik ilk olarak, kalabalıklarda tanışmak daha rahat gibi gelmiştir aslında mekanda merkezi olunca basite indirgenmiş bir harita olmuştu...
İçeride sağ pencerenin en sonunda oturmuş elinde kahvesiyle beni bekliyordu ilk görüşme, ilk sesini duyuş ilk gülümseme. İşte o an da ne heyecan kalmıştı ne kaygı ne korku, yeni bir nefesi hissetmenin keyfini yaşamak kalmıştı sadece...

Biriyle ilk tanışmanızda, buluşmanızda ne konuşursunuz, zor bşr soru değil mi , havadan sudan sohbet açılır ve bir yerde tıkanır genelde bitsede gitsek dersin bazen ama bazen sohbet kontrolünden çıkar ve yeni yeni konular açılır kendiliğinden karşındakinin muhabbetini o kadar seversin ki bazen mekanlara sığamazsın, hadi kalkalım başka yere geçelim...

Gecenin uzunluğu ve eşsiz deniz manzarasına karşı yapılan sohbete biraların eşlik etmesiyle keyif bir kat daha artar,kahkahalar küçük tebessümler ve hissedilen mutluluk sohbetin güzelliğinin ruha işlemesidir belkide...

Gece yarılanır ve ayrılık vakti belirir, tanışıldığına memnun olunmuş ve sarılarak ayrılılır... İçinden keşke bitmese dediğin bir gün olarak hatıralara karışır...ayrılık

Yine görüşelim mi ? Denilen o güne kadar sürecektir...

*********************

Her ilişkide güven o derece önemlidir ki bu arkadaşlığından, aşk ilişkilerine kadar böyledir. Ikinci kez göreceğin birinin evinde kalması durumuna ne dersin? İşte burada şunu anlıyoruz güven bir anda beliren birşeydir, hissedersin bunu, güveni verir sana karşı taraf,güvenirsin...

Ikinci buluşmamızda evimin en konforlu koltuğunun tadını çıkartmasına izin verdiğim (tek koltuk vardı zaten ) karşılıklı yakınlaşmaların olduğu bir zaman dilimini paylaştığım biri olup çıkmıştı. Tenin hiç yabancı gelmedi, duygularında, yaşanılan ve yaşanılacak her şeye hazır olmak bu olmalı. Yaşanması gereken yaşanıldı ya hani , bu sefer yaşanmak istenen yaşanıyordu...

Günlerce, gecelerde aynı bedeni öğrenmek güzel bir histi, hergün yeni bir noktasını keşfetmek sabah kalktığında göz göze gelmek, müziği beraber dinlemek, beraber eğlenmek, içmek, gezmek, yaşamaktır aslında hayatı umursamazca, yaşanılandan memnunsan sesini hiç çıkartmamalısın...

Herşeyin güzel gittiği bir hayat düşünün, beraber yaşadığın birinin olduğunu, her sabah gözlerini açtığında onun gözlerini gördüğünü, ilk sesini duyduğun kişinin o starbucksta seni bekleyen cocuğun sesi olduğunu düşünün...güzel bir rüya değil mi? Gözlerin açıklanmış yaşadığın güzel bir rüya...

Ve ayrılık zamanı geldiğinde, çocuk gittiğinde, rüya bittiğinde, geriye kalan gözlerini açtığında gördüğün boşluk oluyor... Günaydın çocuk, kalk hadi geç kalıyoruz...

1 Ağustos 2014 Cuma

Yolculuk 2



Güne sımsıcak bir günaydın ile başlamaktan daha güzel birşey olabilir mi? Sevdiğin insanın gözlerini sabah sana bakarken bulmak ve sen uyanana kadar seni öylece izlediğini bilmek. Tabiki bunlar tamamen safsata, şehir efsanesi.

Sabah gözlerimi Ankara'nın betonlaşmış benliğinde açtım. Betonun soğukluğu şehre geçmişti sanki. Yada sabahları cidden soğuk oluyor. Lafı getirmek istediğim yer Ankara'dan geçtiğimdi aslında. Altı üstü 30 dk sürdü ankara maceram.

Otobüste bir sabaha gözlerinizi açıyorsanız ve kamilkoç rahat otobüslerinden birinde üstelik tek kişilik koltuktaysanız ciddi yalnızlık probleminiz vardır. Benim var mesela. Suan bu mesajı 13 numaralı tekli koltuğumdan yazıyorum.

Yollar bana hiç bukadar uzun gelmemişti daha önce, hep bir sohbet edecek insan bulur yolculuğun nasıl geçtiğini anlayamadan varmış olurduk. Ama bu sefer yol bitmiyor zaman geçmiyor. Buna da alışıyor insan...
Kulaklığımla sevişmeyi öğrendim sanırım kulağımla ciddi düşünüyor.

Güzel bir istanbul macerasından sonra bu yalnızlık çok koydu sanki, tek gecelik ilişkilerin sonunda yaşanan o yalnızlık hissi gibi, sarılamazsın, inanamazsın, bilemezsin... Karşılıklı tatmin olunmuş ve iki tarafta istediğini almıştır fazla uzatmak manasızdır, anlamsızdır. Adam zaten birazdan kalkıp gidecek ve birdaha ondan haber alınamayacaktır, belki tekrar arar ve tatminini kullanır en fazla bu. Bu adama sarılamazsın, ödemezsin öyle delicesine, güvenemezsin, bağlanamazsın... Sonuc olarak kendine şunu söylersin yalnız öleceksin orospu...

Neden bu kadar korkunç gelir bu kelime anlam verememişimdir. Hangi korkumuza anlam verebildik ki, anlam verdiğimiz neyden korktuk... Gel gelelim yalnızız , tamam senin sevgilin var aferin ama unutma sendebir yerde Yalnızsın.( yazar burda kıskandı). 

Kimi arıyorsun demişlerdi bana birgün, daha doğrusu ne bok bekliyorsun ki bu ortamda dediler, haklılar ortam çocugu olup bedensel tatmin mekanizmamı kullanır oldum. Beden doyduğunda ise işte eksik parça o zaman ortada sırıtmaya başladı. Hiç kimse ruhuma hitap etmiyordu. Yada ruhum kapalıydı... Ben enerjimi dengeleyecek birini arıyorum aslında, herşeyi beraber yapacağımız biri, spontane yaşayabileceğim ve beni heycanlandıracak biri işte, sanırım kinder süpriz yumurta arıyorum...

Bu konuya nerden geldim bilmiyorum ama gözlerimi tek başına, yolda ve birtek mesaj bile gelmemiş olarak açmanın hüznü ile beyin ezmesi yaşadım sanırım. Oysa her sabah mütemadiyen öpülerek uyandırılıyorum. Yersen...

Yolculuk 1



Gitmek nedense hep soguktur, havaalanları , otogarlar, terminaller hep soğuk eser,yaz-kış...
Uğurlamanın bir hüznü vardır belkide, belkide şehirin sana sarılmasıdır. Yine gel dercesine veda eder sana , rüzgarını iliklerine kadar hissedersin...

Keşke gidemiyorum desem, gitmek hep zordur aslında, bir şehirden gitmek, sevgiliden gitmek, anneden gitmek, canından gitmek zordur hep. Siz en son kimden gittiniz...

Acı olan hayallerdir, umutlar, bırakılan hayatlar. Yarım bırakılan, bırakılmak zorunda kalınan cümlelerde hep ayrılık,ya da kaçmak istediğimiz bir hayatı bırakıp gittiğimiz. 

Gitmek dedim ya kimine kavuşmakti gitmek kimine ayrılık, ben bugün rüyamdan gidiyorum ayrılıyorum ondan, tek sevgilimden yada sevebileceğim tek şeyden istanbul dan gidiyorum. Üzülmek mi bilmiyorum bu yaşadığım yogun duygu fırtinası ama acıtıyor azıcık, gitme diyor içimden bişeyler, bu bişeyler bu şehirdede kalma diyor kaç diyor aşkı ara, dünyayı dolaş gez eğlen çalış üret kazan harca..,

Ah içimdeki gelgitleri bilseniz her gün farklı bir kişi olarak uyanıyorum. Daha hiç iki gün üst üste aynı kişi olamadım. Kişiler var sanki içimde binlerce kişiler binlerce kitafetleri binlerce hayalleri ve umutları binlerce sevgileri var içimde binlerce sevmedikleri, ruhum bir papatya dali gibi binlerce yaprağı üzerinde barındıran ve hergün seviyor sevmiyor oynuyorum hayatla, her gün farklı biri koparıyor o yaprağı...

Gidiyorum işte, bir yıl boyunca hayalini kurduğum yaşamımdan gidiyorum, zaman ne kadarda hızlı geçiyor değil mi acımasızca ve fitursuzca geçiyor. Geriye ne bırakıyorum, bir avuç hayal biraz sevgi, bolca yalnızlık ve paha biçilemez özlem... Bırakıyorum istemeden, çünkü ben hiç kalamadım, kimse kolumdan tutupta gitme demedi bana, hep sen bilirsin dendi ama ben hiç bilemedim ve hep gittim....

Zamanı gelmişse bazı şeylerin yaşanması gerekiyorsa olayların ne yaparsan yap değiştirmiyorsun zamanı bırakıyorsun uçup gidiyor ellerinden ve sen sadece yaşanmışlıkların tekrarlarında hayat buluyorsun. Hatta önemsemeyip önüne bakıyorsun. Biliyorum bu okadar zor ki, herşeyi olduğu anda bırakıp geleceğe bakmak , umutlanmak, hayaller kurmak o kadar zor ki, yaşamak bu olsa gerek...

Dünyada en merak ettiğim duygu aşk aslında, hani gitmesi en zor olan, kalması daha da zor olan ama tüm bu zorluklara rağmen en zorunu seçme işi varya işte onu merak ediyorum. Hiç aşık oldun mu? Ben olmadım sanırım.  Fitursuzca bağlanamadım, hayallerimi ona çeviremedim, onu hayalim yapamadım , rüyalarım olamadı hiç, sadece yanında olmak istediğim sadece bakmaktan zevk aldığım olmadı sanırım... Aşk çok farkı bişey galiba, iki tarafında aynı anda şiddetli sevgi duygusunu hissetmesi diyelim, beni okadar sevecek biri hiç olmayacak sanırım...

Eşcinsel olmak zor klişesine girmeyeceğim ama aşık olmak gerçekten zor. Bir erkeğe aşık olmak ise en zoru olsa gerek. Erkek sonuçta, uçkuru ile hareket eden, erekte oldugunda tüm beyinsel faliyetlerin durduğu ve direk penise bağlandığı o ilahi Adem oğlu ve bunlardan ikitanesi tüm bu saçma algıya rağmen bir araya gelecekler ve birbirlerine aşık olacaklar, Sadık olacaklar... Güldürmeyin beni...bir gün biri gidecek ve kalan işte o gitmenin acısını yaşayacak. Ama aşık oluyorsun ya gideceğini bilsen bile seviyorsun işte...

Eskiden her gece hayaller kuran, kendine masallar anlatan ve bu masallara inanan biriydim. Bir gün masalların gerçek olmadığını, hayallerin gerçekleşmediğini anladım ve o gün yaşamaya karar verdim, hayır hayal kurmamazlık yapmadım tabiki de sadece hayallerimi yaşamaya çalıştım. Olduğuda oldu olmadığıda, ama eskisi gibi üzülmedim hiçbir zaman, üzülmek için vakit yoktu artık, yaşamak gerekiyordu, buna inandım yada kendimi buna inandırdım...

Inanmak değince siz hiç inancınızdan gittiniz mi ? Bunu dini olarak algılamayın, inanmak eğleminden bahsediyorum . Ben inancımdan gittim. İnandığım şüphesiz nadir insanlardandı o, hani hayatınıza bir anda girer ve her bokunuzu anlatırsınız ya, size o güveni verir, inandırır ya sizi, sarıp sarmalar kimselere vermeyeceğini söyler ya işte ben ondan da gittim ve artık kimseye inanmadım...

Bir gitmek dedik ne çok kafa açtım değil mi. Herşey bir kenara eğer sevdiğiniz, inandığınız, aşık olduğunuz, hayal ettiğiniz her ne varsa, kim varsa onlara sıkıca sarılın. Bir gün gideceklerini bilseniz dahi sımsıkı sarılın onlara gitmeden bir veda edermişcesine sarılın. Evet birgün herkes gidecek belkide herşey gidecek ama suan yanınızda ise ve size gitmeyeceğini söylüyorsa, inandırıyorsa sizi buna sarılın. Anı yaşayın. Sarılın ve kalp atışını hissedin, bu güzel bir his...

Ve eğer birgün giderse ona şunu söyleyin, kulaklarım kalp atışlarınla dolu, kalp attığı sürece sadece uzaklaşabilirsin, ama gidemezsin...

Sonsuz sevgiyle...

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Merhaba


Söyleyecek o kadar çok şey vardı ki içimde tutamadım
Yaşanmış o kadar güzel anı vardı ki duramadım
Yazmak rahatlatır gibi geldi işte burdayım...


.........


Herkesin bir hikayesi var kâh hüzünlü kâh mutlu, benim de kısa bir hikayem var elbette
Çoğu geyin olduğu gibi ailesine açılmamış, ama annesinin bildiğine adı gibi emin olan,yalnız kalmaktan eskiden korkan, kendini güçlü sanan bir kedi yavrusuyum sanırım...


Hepinize merhaba , ben en yakın arkadaşınız , en yakın düşmanınız, en sevdiğiniz bazen en nefret ettiğiniz. Ben rüyalarınızı yazan, hayallerinizi kuran, bazen yıkan bir iblisim :) 

Hadi benim dünyama girelim...
Bendeki sizi ve sizdeki beni bulalım...